Nikolay Gogol, “Burun” adlı öyküsü, (Öykü) Sayfa: 37
* Bir hekim hastayı iyileştirmekle görevlidir; hastasının talep ettiğini ya da yapmasını istediğini, veya dikta ettiğini yapmakla değil. Hekim hasta adına ve onun iyiliği için mesleğini uygular ama, neyi nasıl uygulayacağını mesleğinin kural ve ilkeleriyle, sahip olduğu bilgi ve deneyim belirler. Hastanın bu noktada hakkı ne yapılacağını anlamak ve bilmek, buna rızası varsa onun yapılmasını istediğini belirtmektir. Rızası yoksa başka hekimlerin kapısını çalabilir, başka önerileri uygulayabilir.
Dolayısıyla hasta-hekim ilişkisi “eşit özneler” arasındaki bir ilişkidir ve kesinlikle bir “uzlaşma”ya dayanmak zorundadır. Kuşkusuz uzlaşılacak yer “hastanın iyiliği”dir.
Hastalar sıklıkla bu “iyiliğin” yakınmalarından kurtarılması olduğunu düşünürler. Bir çok durumda, hekimin sağlanmasına yardımcı olduğu “iyilik hâli”nin kendisiyle ilgilenmezler. Çünkü iyilik hali “olağan”, “normal”, “her zamanki”, “sıradan” bir durumdur ve çoğu bunun ne olduğunun ayrımında ya da farkında değildir. Oysa bir “negatif durum” olarak yakınmadan kurtulmak, bir hasta ve yakını için çok somut ve anlaşılır bir taleptir. İşte bu durumda bazen hekim bir “ikilem” içinde kalır. O zaman “tıbbın birinci ilkesi” yardımına gelir: “Primum non nocere”, yani “önce zarar verme!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder