(Charles Dickens, Boz’un Karalamaları, 1836 (Öykü) (Sayfa: 1)
* Bir hekimin her koşulda, ölüm hâlinde bile yapması gereken görevleri vardır. Bu görevlerin içine hasta kadar, hastalık nedeniyle ölen kişinin yakınları ve çevresindeki diğer insanlar için yapılması gereken işler de girer. Bu işlerin çoğu zaman tıbbi olarak tanımları, dolayısıyla hekime doğrudan geri dönen bir karşılığı yoktur. Bir hekim, tanımlanmış görevleri yanında bunları yaptıkça “hekim” olur. Başka bir deyişle bu işlerin karşılığı, eğitimini veren kurum ya da diplomasını veren otorite dışında, ona hizmet verdiği toplumun ona “hekimlik” unvanını vermesidir.
* Bir hekim mesleğini uygularken her ne yaparsa yapsın, hekim olarak hizmet sunduğu kişiyle kendisi arasında ömrünün sonuna kadar kalacak bir sırdır. Bu sır bazen hekimi korkutabilir, hatta saklaması bir suç dahi oluşturabilir. Yine de başka hekimlerin “eğitim”leri dışında hiçbir şekilde üçüncü kişiler tarafından bilinmemelidirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder